Ana içeriğe atla

Annem ve Kızım :)


  İş hayatına döneceğim günleri gergin bir şekilde bekler oldum ne yazık ki... Saatler 12'yi vuracak ve Pamuk Prenses Külkedisi'ne dönüşecek...

  Çalışan bir  annenin çocuğuyum; güzel annem ben kırk günlükken işe başlamak zorunda kalmış, şanslıyım ki yaban ellere kalmadan babaannemin ellerine konuvermişim. Çocukluğumda eksikliğini hissettiğim hiçbir şey yaşamadım; etrafım sevgi çemberiyle sarılmış gibiydi ama hiçbir şey annemin yerini tutmuyordu tabii ki. El kadar bebek halimle annemin geleceği saati bilip kapının girişinde onu karşılamak üzere hazır olurmuşum; karşımda görür görmez attığım sevinç çığlıkları da o zamanlar çıkardığım en güzel seslermiş. Onunla geçirdiğim her an oldukça kıymetliydi, misafir ağırladığımız akşamlar annemle baş başa kalmanın yollarını arayıp duruyordum; uykum var bahanesiyle kolundan tutup, onu birlikte uyumaya ikna etmek en çok başvurduğum yöntemdi. Onca işin arasında bize özel zamanlar hep vardı, şimdi de öyle... Annelerin "ayağa dolanır" sebebiyle yanına almadıkları çocuklar olmadık biz hiç; annem neredeyse biz oradaydık, birlikte mutluyduk. Sabahları alelacele saçlarını sarıp, ayna karşısında hazırlanırken onun dünyadaki en güzel kadın olduğunu düşünürdüm, onun elinin değdiği her şey kusursuzdu; akşam eve gelir gelmez hızla hazırladığı sofranın tadı hiçbir yerde yoktu mesela. Her şeye, herkese yetişen haliyle bir süper kahraman(dı) canım annem. 

  Zamanla bir de baktık ki, gözlerimiz varken sözcüklere gerek yoktu birbirimizi anlamak için. Onun her halini anlamaya başlıyordum artık; usul usul, yavaş yavaş... Kahkaha da gözyaşı da bizim içindi, ikisi de onunla güzeldi. Farkında olmadan bir sürü şey öğrenmiştim; yaşadıklarım üstünde durup düşününce her bir köşeyi "annem"le süslemişim, yeni fark ediyorum. Onun kızı olmanın şansını yakalayabildiğim için kız olmanın gücünü hissetmişim, dünyayı değiştireceksek bu yola kızlarla çıkmanın inancını taşımışım, yaşama dair bakışından kendime öğretiler çıkararak kadınlığın bilgeliğini deneyimlemişim... Anne her şeymiş; anlamışım!

  Şimdi Leyla, gelelim sana... ..İçimde yeni bir yer açıldı seninle; orası hep aydınlık, her zaman sıcacık, rengarenk, neşe dolu, umut dolu; orada mevsim hep bahar Leyla... Çocuk yanımı yeniden yeşerttin sen; teşekkür ederim. Büyüyorsun; sesinle kalbimin ritmini tutuyorsun, gözlerin karşısında elim ayağım karışıyor birbirine, sevinçten telaşlanıyor, ama kontrolü de elden bırakmıyorum hani:) Emzirirken uyuyakaldığında öylece durup izliyorum, hayatımda öylesine bir manzara görmemiştim hiç; mutluluk ve şükür kokan damlalar düşüyor yanaklarıma. Ruhumun şifalı ilacı senmişsin meğer; hoş geldin kızım!

  Zaman yaklaşıp işe başlama vakti geldiğinde ikimiz de zorlanacağız biliyorum; geçirilen zamanın niceliğini değil niteliğini önemseyeceğiz Leyla'cığım. Senin yaşayacaklarını ben de yaşadım üstelik sen şanslısın bile, ben daha miniktim annemden ayrıldığımda, hiçbir yan etkisi yok; bizzat test edilip onaylandı :) Üstelik bilimsel bir araştırma sonuçlarına göre çalışan annelerin kız çocukları akademik alanda ve iş hayatında daha etkin oluyorlarmış; bu da teselli armağanı:) 

 Hikaye yeni başlıyor... :)





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uzaklara Doğru...

Neresinden başlasam bilmiyorum... Bazen yavaş çoğu zaman hızla geçen yedi ayı geride bıraktığımız "uzaklarda" serisinin ilk kaleme alınışı oluyor bu yazı. Atlamadan, eksiltmeden ve eklemeden tüm gerçekliğiyle aktarabilmeyi umuyorum :). Ha bugün ha yarın yola çıkacağımız günün haberini almayı beklediğimiz günlerdi. Kadir çoktan istifasını vermiş, Leyla kreşten ayrılmış, Yeşilköy'e dördümüz gidip gelmeye alışmıştık... Rapor almaya gerek yoktu; nasılsa yolculuk yakındı... Aylardan Eylül ama köy okulumuzda soba yakmaya başlamıştık bile... Ders aralarında Deniz'i emzirmek, müdür yetkili öğretmencilik oynamak, Leyla'yı da birinci sınıflarla birlikte idare etmek, işe götürdüğüm evi de derleyip toplamak her geçen gün daha da zorlaşıyordu... İkinci haftanın ortalarında, sabah ve öğleden sonra olmak üzere yolda geçirdiğimiz toplam iki saatlik yolculuğun getirdiği yorgunluk, görevlendirme sürecime ilişkin belirsizliğin yarattığı huzursuzlukla bu şekilde devam edemeyeceğimi r

Kadir'e...

Bundan yıllar evvel (9 sene önce) Kadir'le yaşama dair ortak hayaller kurmaya başladığımız dönemde bir sürü şey konuştuk, planladık, hedefledik... Etkileşimli ve zamanla şekillenen bu süreç, matruşka bebekleri anımsatır bana hep; iç içe geçmiş sıralı bir dizi şenlikli hayaller... Yaşamın ironik hallerinde buluşuyorduk çoğunlukla; konuşmalarımıza uzun süre ciddi şeyler uğramadı hiç. Esprilerin havada uçtuğu günlerde bir de baktım ki uçan benim! Günler, aylar, yıllar geçerken yüzündeki naif hikayeyi her gün okumayı, 1 Mayıslarda birlikte söylenecek marşlara tercih etmiştim; zaten sesim kimseler eşlik etmezken bana daha güzel :) Beraber yazıp yönetmeyi düşündüğümüz bir tiyatro oyunu fikrinden başlayıp bugünlere uzanan bir yol arkadaşlığı öyküsü... Ha hala oturup da iki satır yazamadık ama olsun :) Her yeni güne yeni şeylerle uyanıyorum kendim bileli. Bu, enerjimi çoğu zaman dinamik tutsa da, kendimi zamanın ritmik tik-taklarına bırakıp, biraz da yalnızca bu sesi duymak is

Gebelikte Yirmi Hafta ve Birtakım Tatlı Mevzular

Günlük tutmak neredeyse okuma yazmaya başladığım günden beri "iş ve evlilik hayatına karıştığım yıllara kadar" düzenli olarak sürdürdüğüm sonrasında da içimde dolup dolup atamadıklarıma ilaç niyetiyle başvurduğum bir eylem oldu. Oysa ben her elime kalem ve defteri/ bilgisayarı alıp yazmaya başladığımda hep aynı şeyi söylüyorum kendime "Yaz İrem, yaz.". Bu yazı da bundan sonra blogda haftada bir yeni yayın paylaşma sözünü verdiğim bir güzel başlangıç olsun. Gebelikte yolu yarıladım evet ama hâlâ çook uzun yolum varmış gibi hissediyorum. İkinci gebelikte zaman hem yavaş hem hızlı akıyor bu bir gerçek. Leyla'ya hamile olduğumu öğrendiğim ilk günden itibaren neredeyse "abartıyorum elbette" her güne ait bir göbek fotoğrafım var (!). Hatırlıyorum dokuz ay boyunca hafta ve günlerin birimleri obstetrik kartımda yazılı haliyle ilerliyordu günlük hayatımda. Günlerden pazartesi ama hangi pazartesiydi; 12 hafta+3 günlük pazartesi mi 28 hafta+... mı yoksa... Bu sef